İstanbul’da köprü altında balık ekmek yenirmiş,ben balık
yemem ekmek arası salata yedim diyor. Heyelanda iki kez evi yıkılmış amca
aracına almış bizi, anlatıyor. Devlet, ev için yardım etmedi, traktörümü
sattım, borçla bir şeyler yaptık… Sarp dağlar arasındaki nefis vadilere bakarak
ilerliyoruz. Yemyeşil, içine kapalı dünyalar. Toroslar’ın kuzeyinden geçiyor
yolumuz. Çinko damlı rengarenk köyler görüyoruz. İçlerindeki yaşamları
bilmeden. Öyle ya bizler büyük şehir insanıyız, dünyanın kendi etrafımızda
döndüğünü sanıyoruz.
Anadolu büyüleyici bir coğrafya, her adımında binlerce
yıllık yaşamın izlerine rastlayabileceğiniz. Dağlar sarplaştıkça, hayat
zorlaşıyor. Gecinmek için bilek gücü gerek. Bazen su hatta tuvalet için çok
çabalamak gerek. Sarp yollarda tek başlarına ekinleriyle uğraşan kadınlar
başlarını kaldırıp, ıssız yoldan geçen araca bakıyor bir süre… Biz de ona,
sonra eğilip devam ediyor işine. Hayat gerçekten çok zor. Onlarca yıl önce
Anadolu Kurtuluş Savaşı’ndan çıktıktan sonra bataklıklarla çevriliri alanlarda
ekmek, dikmek, yaşamak çok ama çok zor. Ve bu şartlarda çocuklar doğuyor,
anasız babasız kalıyor. Aşklar yaşanıyor çaresizlikle. Dedikodu halkalarında
eriyor insanlar.
Usta Yaşar Kemal’in en sevdiğim özelliği basit anlatımıyla
vurması. Öyle ki insanların ve coğrafyanın tüm özelliğini son derece anlaşılır
kelimelerle anlatıp, akıllara kazıyor. İçinize işliyor, açılan yarayla
bakıyorsunuz etrafınıza… Bizler büyük şehir insanları Anadolu’da yaşanan
dramları farketmeden yaşarken Usta yüzümüze vuruyor hepsini. Nefesimizi
kesiyor, yoksulluğa, çaresizliğe terkedilen hayatlarla… Sarı Sıcak, Usta’nın
ilk hikaye kitabımıymış, okurken, İnce Memed’in ayak seslerini duydum.
Şaşırdığım ilk olmasına rağmen hiçbir acemiliğe rastlamayışım. Ben burdayım
demiş Yaşar Kemal her daim, Anadolu’nun toz toprak, acı, çaresizlik, yoksulluk
dolu hikayeleriyle burdayım…
Arka Kapak
“Sarı Sıcak Anadolu halkının yokluğa, açlığa,
unutulmuşluğa karşı verdiği insanüstü mücadelenin hikayesidir. Pisliğin,
sıcağın, sefaletin ortasında bir avuç insanın hayatla aralarındaki ince bağa
sımsıkı sarılışlarının ve hayatta kalma çabalarının dramı yirmi iki hikayede
dile getirilir.
“Kemal’in yazım stili yalın ve çarpıcı; köylülerin
ağzından bütün insanlık adına konuşuyor.” Publisher’s Weekly (A.B.D)
“Korkunç bir duyarlık ve acımasız bir şiir…” Observer
(İngiltere)
“Sadecelik ve dürüstlükle anlatılan bu öyküler insanın
belleğine kazınıyor.” The Milwauke Journal (A.B.D.)
“Yoksulluk, boş inanlar, sinekler, toz, ölümüne çalışma, uçsuz
bucaksızlık, bitkinlik, yabanlık, yılmazlık. (…) Çaresizlikten doğan acıma ve
duyarlığın evrensel boyutları.” The Guardian (İngiltere)
“Köylülerin sefaletini ve sosyal eşitsizliği dile getiren
kitaplarıyla Yaşar Kemal, Türkiye’deki son üç kuşağı en derinden etkileyen
yazar.” Neue Zürcher Zeitung (İsviçre)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder