Buluşma notunun geldiği bir
mektup ya da taziyelerini ileten… İnternetin hatta telefonun bile olmadığı bir
dönem hayal edebiliyor musunuz? Kalem kağıtla şahaserler yaratılan. Özenerek aşkınızı anlattığınız mesela… Kalp
çarpıntılarıyla cevap beklediğiniz… Dolmakalemlerin göz kamaştırdığı,
mürekkebin elinize bulaştığı, kurutma kağıdı kullandığınız belki. Bir de
yazıştığınız kişinin detaylarda üstad, sürekli hasta olan bir efsane olduğunu
düşünün…
Kayıp Zamanın İzinden gitmeden
önce biraz ipucu toplamak istiyorum yazar hakkında. Botton’un nefis kitabından
sonra üst kat komşusuna yazdığı mektuplar bulunmaz bir nimet benim için.
İnceliğini, hassaslığını, sağlık durumunu ortaya koyan mektupları. Sürekli
hasta olan, geceleri oturup gündüzleri uyumak zorunda olan Proust, üst kat
komşusuna neredeyse her gün, gürültü odaklı mektuplar yazmış. Ustalarla
uğraşmanın kabusa döndüğü şimdilerde insanlar birbirlerine bu kadar zarif
davranırlar mı bilmiyorum. Bir yandan entelektüel zevklerinizi paylaşırken bir
yandan da hoşgörü istemeniz çok hoş geliyor. Hele de komşunuz Proust gibi
hastalık hastası biriyse. Düşünsenize altlı üstlü oturuyorsunuz yani
seslenseniz duyulan bir yerdeseniz ve mektuplaşıyorsunuz, üstelik çok az
görüşerek… Öte yandan Williams dişçi eşinden de ayrılacak ve sonunda intihar
edecek deniyor kitapta, bir yandan hüzün kaplıyor gene içinizi. Belki de o
meşhur yedi ciltlik kitaba hazırlanmak böyle olmalı diye düşünüyorsunuz, hüznü
savuşturmaya çalışarak…
Edebiyat dünyasına damgasını
vurmuş, hastalık hastası bir ustasının kaleminden çıkan mektuplarla bir
dönemine tanıklık etmenin verdiği keyifle karışık hüzün bu minicik kitabı
sevdiriyor.Ağır ağır ilerliyorum Kayıp Zamanın İzine doğru …
“-Her bö sonraki bölümün
kazandırdığı gerçek anlam hakkında size söylediklerime ilişkin bir örneği Haziran
sayısında bulabilirsiniz.- Swann’da, Swann’ın karısını hep, kadının aşığı
sanılan Mösyö de Charlus’e emanet etmesine hayret edilebilirdi, daha doğrusu
yazarın, bunca berbat vodvil yazarının ardından, kocaların (ya da aşıkların)
körlüğünü yeniden yayımlama zahmetine girmiş oluşuna hayret edilebilirdi. Oysa
Haziran sayısında göreceksiniz ki, çünkü Mösyö Charlus’ün kusurunun ilk
belirtisi orada ortaya çıkıyor, Swann’ın karısını Mösyö Charlus’e emanet
edebilme nedeni bambaşkaymış! Ama çok sıradan olmayı kabullenmeyi tercih
ederek, ben bunu birinci ciltte duyurmak istememiştim, roman kişisiyle tıpkı
insanların yavaş yavaş keşfedildiği gerçek hayattaki gibi tanışılsın diye. Hem
üçüncü ciltten itibaren Swann’ın yine yanılmış olduğu görülecek; Mösyö Charlus’ün
sadece bir tek kadınla ilişkisi olmuş, o da Odette imiş.- Sh 38-39
“Gerçek bir kısa roman olan bu
yapıt bir sürpriz üstüne kurulu: Hakkında hiçbir şey bilmediğimiz bir hanıma
yazılmış yirmi üç mektubun (üç mektup da kocasına) keşfi üstüne. Marcel Proust’un
Haussmann bulvarı 102 numaralı evin üçüncü katında oturan komşusu olduğunu
öğrendiğimiz Madam Williams’a yazılmış mektuplar. Kadının Amerikalı dişçi
kocası Charles D. Williams’ın muayenehanesi asmakatın üstünde ikinci katta,
yani zavallı Marcel’in tepesinde. Dolayısıyla gürültü fobisi olan Marcel epey
dram yaşıyor.
Mektuplarda neden söz ediliyor?
Öncelikle, uyku ve çalışma saatleri sırasında Proust’a işkence eden gürültüden,
üst kattaki tadilattan. “Sabahki gürültü su tesisatından mı geliyor diye
soruşturmamı istediğinizde ihtiyatlı davranarak ne iyi etmişim. Şu çekiçlerin
yanında o gürültü neymiş ki? Verlaine’in ‘sırf kendini size beğendirmek için
ağlayan’ bir şarkıdan söz ederken dediği gibi ‘yosunların üstünde suyun
ürpertisi’”. Proust gerçekten de her saptamasını, yazıya bir kat daha sanat katan mizahi bir
karşılaştırmanın içine oturtuyor. Çünkü her şey gürültü yapıyor, ünlü bir tenor
gibi şarkı söyleyen boyacılar bile: “Genellikle bir boyacı, hele bina
içindeyse, Giotto’nun sanatının yanı sıra Reszke’nin sanatını da icra etmesi
gerektiğini sanır. Sizinkisi elektrikçi çekiç sallarken susuyor. Umarım
döndüğünüzde Sistine fresklerinden daha aşağısıyla karşılaşmazsınız…”
bende okuyorum şu sıra ve daha başında olmama rağmen etkileyici buldum ..
YanıtlaSil