7 Haziran 2017 Çarşamba

Gelecek Daha Güzel Günler mi Getirecek? Alain de Botton, Steven Pinker, Matt Ridley, Malcolm Gladwell


Bir elimde Fas’tan aldığım fosiller, desert rose ve spiralli bir hayvanın olduğu taş parçası.  Binlerce yıl öncesinden… Fas’ta fosillerin satışı ve ülke dışına çıkarılması henüz serbest. Gelecekte ne olur bilinmez.

Bir elimde fosiller aklımda gelecek… 2000lerin başında Megatrends2000 diye bir kitap geçmişti elime öyle pozitifti ki inanamamıştım. Bir köşeye atıverdiğimi hatırlıyorum. Gelecekten bahsetmek bulunduğu coğrafya dahilinde mi anlam kazanıyordu diye bir soru kalmış aklımda kitabı okurken. Evet savaşlar azalıyordu ama siz Filistin’de ve hatta Ortadoğu’nun herhangi bir bölgesinde yaşıyorsanız ya da Afrika’da bu sizin için de geçerli miydi?

Hal böyleyken, fikir kitaplarını çok sevdiğim Alain de Botton ve Gelecek Daha Güzel Günler mi Getirecek sorusunu aynı kapakta görür görmez alıverdim. Munk münazaralarına dört kişi olarak katılmışlardı. İkisi pozitif, ikisi negatif kısımdaydı. Yazar olsa da Britanya Lordlar kamarası ve Kanada’dan ünlü bir akademisyen olan tarafı görünce bunlar kesin pozitif taraftır diye geçti aklımdan. Nitekim Pollyannacılar olarak adlandırıldılar karşı tarafca. Diğer tarafsa çok iyi tanıdığımız Alain de Botton ve kitap satışları milyonları bulan başka bir yazar.

Pozitif taraf, binlerce yıl öncesinde bile insanların gelecekten umutsuz olduğunu ama her seferinde geleceğin gelişmişliğiyle daha iyiye gittiğinden bahsediyordu. Geçmişte insanları kırıp geçiren hastalıklara bugün çare bulunduğunu, küresel ticaret sayesinde bugün açlıkla savaşmanın çok kolay olduğunu anlatıyorlardı. Afrika’da cep telefonu kullanarak bankacılık işlemi yapabilmenin bir avantaj olduğunu okuduğumda gülmeden edemedim. Bu bana biraz da ayaklarında ayakkabı olmayan çocukların bilgisayarla öğretim görmelerini hatırlatıyor siz ne düşünürsünüz bilemiyorum…

Pozitif taraf karşısında Kassandra olarak adlandırılan negatif tarafın argümanlarıysa ilgimi pek çekmedi açıkcası. Bu arada Kassandra, Yunan Mitolojisi’nde geleceği görüp insanları uyardığı halde laneti yüzünden kimsenin inanmadığı bir karaktermiş. Alain de Botton, İsviçre doğumlu olduğundan bu ülkeyi de çok iyi bildiğini ama paranın mutluluk getirmediği gibi şeylerden bahsetti ki bu tam bir hayalkırıklığıydı. Açıkcası ondan daha sağlam bir şeyler bekliyordum. Partneriyse atom bombasının iyi şeyler için olabileceği gibi dünyayı yok etmek için de kullanılabileceği gibi şeylerin üzerinde durdu. Daha çok kelime oyunlarına girdiler. Daha farklı bir tartışma bekliyordum nedense. Belki Alain de Botton’un diğer kitaplarını bildiğim için. Münazaranın sonunda oylamaya katılan insanlar, hala pozitif tarafın üstün olduğu görüşündeydiler ki bu oylamanın da Kanada’da yapıldığı varsayılırsa başka bir şey sonuç düşünülemezdi sanırım. Kitabın son kısmında tartışma öncesi katılımcılarla teker teker yapılan mülakatlar vardı ancak okumak istemedim. Fazla havada olan bir pozitif taraf ve parayla gelen sıkıntılardan bahseden negatif tarafla ilgilenmiyordum. Hele de bulunduğum coğrafyada olanları düşündüğümde bazı şeyler çok uzak geliyor. Galiba okumama gerek yoktu dediğim kitaplardan biri… Sahi gelecekle ilgili siz ne düşünüyorsunuz?

“ Nükleer Savaş’tan bahsediyorum elbette. Bu konu açıldığına aklıma “Petrov hadisesi” adıyla bilinen olay gelir. 26 Eylül 1983’te ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkiler en gergin noktasındaydı. Sovyetler, Kore Havayolları’na ait 007 sefer sayılı uçağı daha yeni düşürmüştü. Uzun bir aradan sonra tekrar –belki de ilk kez bu kadar- savaşa yakındık. Washington’da şahinler sesini yükselmişti. Moskova’da Yuri Andropov, Amerika’dan gelecek bir nükleer saldırının eli kulağında olduğuna inanıyordu.

O sırada, o paranoyak ortamın zirve yaptığı günlerde, Sovyet Hava Savunma Birliği’nden Yüzbaşı Stanislav Petrov bilgisayar ekranına baktı ve Sovyetler Birliği’ni havaya uçurabilecek kadar güçlü bir Amerikan nükleer saldırısının yaklaşmakta olduğuna dair bir rapor gördü. Protokolde ne yapması gerektiği kesin dille belirtilmişti: Amerika ilk saldırıya başlatırsa tam güçle geri saldırı yapması gerekiyordu.

Peki ne yaptı? Bunun bir bilgisayar arızası olduğunu düşündü ve düğmeye basmadı. Şu an burada olmamızı onun kararsızlığına borçluyuz.” Sh 61-62

Arka Kapak

“Gelişim. Modern çağın ışıltılı kavramlarından biri. Teknolojinin yaygınlaştığı, kişisel özgürlüklerin, küresel ilişkilerin hiç olmadığı kadar güncellendiği dünyamızda, insanlık altın çağına mı yaklaşıyor? Yoksa gelişim kavramının bir gerçeklik değil sadece ideoloji, Batı’dan çıkma bir illüzyon olduğunu söyleyen muhalifler haklı mı?

Dünyaca tanınmış dört düşünür günümüzün en sıcak tartışmalarından birini ele alıyor. Steven Pinker ve Matt Ridley geleceğin daha güzel günler getireceğine dair Alain de Botton ve Malcolm Gladwell’e meydan okuyor.

Savunan:

“ Kaba gerçek şu ki, artık bakireleri yanardağlara kurban etmiyor, lahana çaldılar diye insanların ellerini kesmiyoruz. Ve önceden yapıyorduk.”
-Steven Pinker

Muhalif:

“Geçmişte işler daha iyiye gitti diye bunun gelecekte de devam edeceği fikri, alt kademe borsacılarla sınırlı olduğunu düşündüğüm bir yanılgıdır.”
-Malcolm Gladwell

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...