9 Şubat 2018 Cuma

İyilik Güzellik – Ece Temelkuran


İnsan hissettiklerini dışa vururken çoğu zaman eksik kalır. İç dünyadan dışa kurulan köprü sözcüklere döküldüğünde yeterli gelmez ya da anlamsızlaşabilir kimi zaman. Bu yüzdendir mesela bir sinema sonrası kelimelere boğulmak yerine, kendini duyguların yoğunluğuna, akışına bırakmayı seçmek… İfade edebilmek bir güç, bir sanat… Sözle başlar… Sözü en iyi kullananlardan biri de Ece Temelkuran… Hele de sözün ortalığa kum gibi saçılıp, anlamsızlaşmaya başladığı şu zamanda bir hazine gibi gelir bana onu okumak…


Öte yandan, gündeme dair düşüncelerine karşılık bulmak bir sızı, yapılması gerekene dair mesela. Ne yapmalı diye düşünürken, etrafında tek yapılanın konuşmak olduğu bir dönemde, sözün eylemle desteklenmesiyle gücün ortaya çıkacağını anlatabilmek, bilmek çok ama çok güçlü bir sızı. İyi yazılmış yazıları hoyratça kullanarak mutlu olan, bana değmeyen yılan bin yaşasın mantığından kurtulamadığımız dönemlerdeyiz. İnsanın doğası mı bu diye sürekli düşünenlerden misiniz siz de? Kötülük, bencillik içgüdüsel mi? Evrensel bilinçle milyonlarca yıldır aktarılıyor mu sahiden? Yeni doğan bir bebeğin masumiyetinde kötülüğü aramaya çalışıyorum. Kötülük, kaybedecek şeyi olmayanlarla mı ortaya çıkar ya da ezilenlerle… Cahillik ve şiddete ne demeli? Bıçaklamanın marifet sayıldığı gencecik çocukların içlerindeki iyi nerededir?

Peki insanlar ne zaman geri çekilir, susmayı ne zaman öğrenirler ve maalesef utanmayı? Şiddeti körükleyenlerin elde etmek istedikleri ne vardır başka? Zihin patlayacak gibi dolaşsanız ne fayda… Evet yazarın söylediği gibi söz bir başlangıç, eylemle desteklenmediği sürece …

Son birkaç yıl olanlara, umuda, kötülüğe, içsavaşa, güce, sanata dair derlenen yazılar…

“Savaşlar, zengin ihtiyar erkeklerin, yoksul genç erkeklerin birbirini öldürmesi için tezgahladığı küçük kıyametlerdir. Hangi taraftan kaç genç erkek öldürüldüğüne göre kazananın kim olduğuna karar verilir. Bir gazoz kapağını, bir misketi kaybettiklerinde üzüldükleri kadar ve tamı tamına aynı şekilde üzülürler zengin ihtiyar adamlar. Daha fazla değil. Eğer gerçekten ölü bir çocuğun annesi kadar üzülselerdi savaşlar bir günden daha uzun sürmezdi. Kimse maval okumasın. Kollarında kıyıya vurmuş  bir bebeği taşımayan hiç kimse de savaşın mecburiyeti üzerine söylev vermesin.

Savaş keşke sadece ölümden ibaret olsaydı. Bu hiç değilse biraz daha temiz bir şey olurdu. Savaş öyle garip bir kimyasal süreçtir ki cephede olmayanları da kötü insanlara çevirir. Savaş bir kez başladı mı insafımız, vicdanımız, insanlığımız aç farelerle karşılaştırılabilir ancak. Ki bunun olduğunu görüyoruz, daha da fena halde göreceğiz. Peki işte tam da bu zamanda ne söyleyebilir söz? Çizgi ne söyleyebilir?” Sh 113

 Arka Kapak

“Pek yakında tıpkı bizim gibi Batı dillerinde yaşayan insanlar da tanık olacakları sarsıcı kötülük temsillerinden sonra kendilerine yeniden şunu soracaklar, “İnsan iyi midir? Kötü müdür?” Bu, yeniden, kalabalıkların konuştuğu bir şüphe olacak, “Yoksa insanlar kötü müdür?”
Bu, yıkıcı, acı verici bir şüphe. Sadece insanın içine ortak hayatla ilgili korku saldığı için değil, bu soruyu soran da insan olduğu için. Korku ve şüphe karşılıklı ilişkileri ve bireyi böyle çürütücü bir döngü ile yıkar ve sonunda kötülüğü ilk kez kimin başlattığı unutuluncaya kadar insanlık bu çukurda yuvarlanır durur. Daha kötüsü ise şu: “Yoksa insan kötü müdür?” şüphesi insanı iyi ve kötü arasında kısır bir ikiliğin arasında kısır bir ikiliğin içine sıkıştırır. İkilikten düşünce çıkmaz, hayal çıkmaz, hikaye çıkmaz. Hikaye ikiliğin ötesinde başlar.

İkiliklerin tartışıldığı, kahramanların rol aldığı tragedya çağından, insanın karmaşık öyküsünün sürekli yeniden karıldığı modern topluma ulaşmış olan düşünceyi aynı ikiliye yeniden sıkıştırmamak için… Belki de bunca sert gerçeğin karşısında yazının ve kitabın sağladığı tek direnç noktası bu.

Ece Temelkuran’ın yazılarından derlediğimiz bu kitap, yeni bağlamıyla kültürün, sanatın gerekliliğine ve yaşamsallığına ilişkin eşsiz fırsat.”

2 yorum:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...